Evlilik Nereden Çıktı?

Evlilik Nereden Çıktı?

Evlilik kurumu nedir tam olarak? Çiftlerin yasal olarak birbirlerine olan bağlılığını ilan etmesinin kökeni nereden geliyor? Bazıları ekonomik sebeplerden kaynaklandığını öne sürüyor, bazıları da toplumu düzenlemek ve sosyal düzeni sağlamak için ortaya çıktığını savunuyor. Fakat evliliğin kökenleri ne olursa olsun, günümüzde hâlâ oldukça önemli bir kurum. Evlilik, sevgi, bağlılık ve aile gibi değerleri temsil eder. Ayrıca, toplumda stabilite ve dayanışma sağlıyor.

Bu blog yazısında, evliliğin kökenlerini ve tarihsel gelişimini inceleyeceğiz.

Evlilik Ne Zaman "İcat Edildi"?

Evlilik, MÖ 2350 yılında Mezopotamya'da ortaya çıkmıştır. Eski Romalılar ve Mısırlılar, nişan yüzüklerinin ve alyansların yuvarlaklığını sonsuzluk olarak simgelemişler, çiftleri sonsuza kadar birbirine bağlamışlardır. Bu mücevherlerin sol yüzük parmağına takılması ise tesadüf değil, çünkü inanışa göre buradan kalbe giden bir sinir uzanıyordu.

Bugün, her çift sevgiyi, tatmini ve saygıyı kendi koşullarına göre tanımlıyor. Evlilik müessesesi hala bir aileyi temsil edebiliyor, ancak aile yapılarını tamamen yeniden tanımlanmış durumda. 

Evlilik kurumunun ilk günlerinde bir çiftin meşruiyeti kefalet anlamına gelirken, günümüzde özellikle Batı dünyasında partnerlik ve birlikte yaşama kavramları, geleneksel evliliği seçmeyen çiftleri meşru hale getirdi. Ama "hastalıkta ve sağlıkta" derken, aslında aile kurmanın ilk zamanlarda finansal istikrar sağlamak için amaçlandığını belirtmek isteriz. Peki neden? 

Evliliğin Tarihi

Binlerce yıl boyunca insanlar evlilik olmadan, yaklaşık 30 kişilik aile grupları halinde göçebe hayat sürüyorlardı. Birkaç erkek, kadın ve hepsinin birlikte büyüttüğü çocuklardan oluşan bu toplu hayat, tarımı keşfedip yerleşik hayata geçmemizle birlikte aile, toplum ve birey olarak ilişkilerimize farklı bir bakış açısı kazandırdı.

Yaklaşık 4.000 yıl önce, bu tarım topluluklarında istikrar aramaya başladık ve daha küçük gruplar halinde örgütlendik. Bu, sahiplik ve miras kavramlarını (ve çiftlikleri işletmek için iş gücü olan çocuğa ihtiyaç duymayı) doğurdu. Biyolojik mirasçılarımız olan çocukları kabul edilebilir kılmak için evlilik ortaya çıktı, böylece kadınların ve çocukların bir adama "ait" olduğunu kanıtlamış oldu. Evet, pek tatlı veya romantik bir başlangıç hikayesi değil, ama bu orijinal (ve maalesef tek taraflı) "benim olan senindir" düşüncesinin ilk adımıydı. Yunan kültüründe bu durum baba tarafından kızını "yasal yavrular doğurması için" sözleriyle bir erkeğe teslim etme seviyesine kadar gitmişti. Bu dönemde, eğer bir kadın bu görevi yerine getiremiyorsa, kocalar eşlerini geri verip başka biriyle evlenebiliyor, kendileri de eş dışı ilişkiler kurabiliyorlardı. Yani boşanma bile aşk için değil, soy devam ettirme ve iş gücü içindi.

Bu durum size insan ticareti gibi gelebilir, nitekim öyleydi. Evlilik, kadınların tüm sorumlulukları üstlendiği, erkeklerin de tüm sahipliği aldığı bir ticaretti. Soy kütükleri, mülkiyeti belirli çevrelerde tutmak veya ailelerin sosyal statü basamaklarını tırmanmalarına yardımcı olmak için bir avantajdı. Çeyiz ve başlık parası gibi unsurlar arasından arasında eş seçmek, adeta bir strateji oyununa dönmüştü. 

Evliliğin Dönüşümü

Peki, aşk ne zaman devreye girdi? Evlilik ne zaman daha az sahiplenici ve daha müşterek hissettirmeye başladı? Flört etmenin heyecanı, ekonomi mücadelesi veya siyasi ittifak gibi güç oyunları karşısında ne zaman ortaya çıktı? Çok da geriye gitmemize gerek yok, bu durum maalesef oldukça yeni. 

Yeminlerin resme girmesi sadece 500 yıl önceydi. Viktorya dönemi İngiltere'si, evliliğin ve çift olmanın güven ve statüden ziyade bağlılık ve hizmetkarlığa dayanması olarak görüldüğü dönemdi. Aşık olmak genç neslin kalbini ve zihnini fethetti ve evlilik için kabul edilebilir bir temel haline geldi. Artık evlilik, bir kişinin diğerine ait olması yerine, müşterek bir hayatı simgelemeye başlamıştı.

Fransızlar ve Amerikalılar ise bu dönemlerde evliliği "devrimcileştirdiler". Bu dönemdeki bireylerin mutluluk arayışları, sonsuza kadar kuracakları birliktelikten beklentilerini oldukça genişletti. Evlilik artık doğurganlık, miras ya da ünvan almak kadar sığ bir anlam taşımıyordu.

Özetle, evlilik son birkaç yüzyılda önemli bir dönüşüm geçirdi. Ekonomik bir düzenlemeden ve sosyal statü belirtecinden, sevgi, karşılıklı saygı ve kişisel tatmin arayışına doğru evrildi. Bu, elbette, hala devam eden bir süreç ve kültürel bağlamlar, ekonomik koşullar ve bireysel tercihler gibi faktörlere bağlı olarak farklılık gösteriyor. Ama genel olarak evlilik artık çok daha eşitlikçi ve birey odaklı bir kurum haline geldi.

Kadınların medeni haklar kazanması, iş gücüne dahil olmaları, oy kullanmaları da işin içine girdikçe evlilik artık iki kişinin ortak kararlarıyla şekillenebilen bir hale geldi. Evlilik, iki bireyin hayatlarını birlikte paylaşabilecekleri, birbirlerinin başarılarına tanıklık edebilecekleri, hizmet edip, hizmet alabilecekleri bir birlikteliğe dönüştü.

Evlenmek İstiyor Musunuz?

Günümüzde evlenmek için aradığınız o kişiyi bulma yolları tanışma aplikasyonlarından çöpçatanlara kadar oldukça çeşitli. Bir çiftin birbirine olan bağlılığı ve destek olma biçimi konusundaki fikirler her çift karar eşsiz ve tartışmaya kapalı. Eğer hayatınızı paylaşmak istediğiniz o özel insanı bulduysanız, Sade Yüzük ekibi olarak biz yanınızdayız. Nasıl evlilik teklifi edilir ve evlilik teklifi yaparken tektaş yüzüğün önemine kadar biz buradayız. 

Bloga dön